Ed kendine gelememişti henüz.
Cadı ise yazı masasına oturmuş, elindekilere dalıp gitmişti. Yeğeninin emanetlerine yeniden göz gezdirirken ejderhanın düşünen zihni, bir an algı çemberine girdi. Girdiği gibi de çıkıp gitti. Yaşayan bir ejderhanın enerjisi, düşünceleri gün gibi aydınlatırdı. Sıcak bir his fikirleri yalayıp geçerdi. Bunu hissettiğine inanamadı. Büyüsündeki kırılma ile dinlenmeye aldığı zihni, yeniden harekete geçti. Çabasının arasına çalınan döngü kırma büyüsünü yakaladı sıkıntıyla. Biri büyüsünün eksik parçasından yararlanmıştı. Yıllardır Ed’i korumak için yaptığı büyü onu ziyadesiyle yormuş ve yaşlandırmıştı. Bir cadının gücü ve büyüsü maalesef sonsuz değildi. Araftaki evini özledi. Diyarın çiçek kokularını… Yorgunluğunu iyiden iyiye hissedince arafa dönmek ve yatıp uyumak istedi. Bir yanılmasını da yazı masasına bırakmaya karar verdi. Sakin kafayla Diyar’a daha yakın bir noktada bu ejderha enerjisini düşünecek ve biraz da dinlenecekti.
Ed uyanır uyanmaz, kafasındaki ağrı hemen kendini hissettirdi. Çok güzel bir rüya görmüştü. Prensti ülkenin birinde. Herkes onu alkışlıyordu ama nedense bir beşiğin içindeydi. Şatoda şaşalı bir tören vardı. Sonrası muamma… Ne zamandır uyuyordu acaba? Halsiz hissediyordu kendini. Aklına şimşek gibi çakan bir gerçeklik düştü: Ejderha!
Ed’in uyanmasıyla gözlerini açan ejderha, içinde yükselen heyecanı hissetti. Çok sevindi, seslenmek istedi Ed’e ama durdu. Biraz daha beklemeye karar verdi. Bakalım Ed, onu hatırlayacak ve çağıracak mıydı?
Ed kafası karışık halde yerinde doğruldu. Yazar donmuş gibiydi. Yazarın elinde tuttuğu fotoğraflar ve masadaki eşyalar dikkatini çekti. Onları bir yerlerden görmüş gibiydi. Rüyasının katmanları kafasından bölük pörçük geçerken aklı bulandı ve başı döndü. Yeniden yatmak zorunda kaldı.
Odada bir hareketlilik vardı. Cadı arafta fazla duramayacağını anladı. Yavaşça yerinden doğrulurken zihninde hissettiği ejderha enerjisi için fazla uzağa bakmamak gerektiği aklına geldi. Ed’in minik ejderhası bu vakte dek döngüdeki hatırı sayılır teması sayarsak hep yanındaydı. Fakat zihinlerde gezebilen ejderha bir mitti. Krallıkta eski hikayelerde anlatılırdı. Sarayın hikayecisi, “Mitlere inanmanın bir kıymeti yok” derdi. Bir hikayeci için oldukça saçma görünen bu fikre her zaman mesafeliydi. Mitler gerçek olmasa neden insanlar sürekli bu hikayeleri anlatıp dursunlardı ki? “Bu kadar insan ahmak mıydı ki olmayan bir şeylere inansın, üzerine destanlar yazsın. Ejderhalar düşündüğümüzden daha da akıllılar, bence” dedi kendi kendine. Araftan çıkarken zihnindeki tilkiler durulmamıştı.
Ejderha yıllardır bekliyordu, biraz daha beklerdi. Ed ile cadının ilk konuşmalarını yapmadan harekete geçmeyecekti. Kısa bir tıslamanın ardından kamının ne kadar acıktığını fark etti. Yıllardır döngüden hiç bu kadar uzak kalmamıştı. Zamanı eğip bükmeden yaşamak ne kadar yorucu ve iştah açıcıydı.
Gözcü evdeki muammayı delmek için harekete geçmeye karar vermişti. Yıllar geçmiş ve artık bu görev onu sıkboğaz etmeye başlamıştı. Diyarda yaşlı bir gözcünün, yıllardır bir işi bitiremediği konuşuluyordu. Kulağına gelenler onu hem üzmüş hem de sinirlendirmişti. Cadının keyfine göre hareket ettiği kafiydi. Uzun adımlarla cadının evine ulaştığında, başına geleceklerden habersiz, kapıyı dikkatle açtı ve içeriye süzüldü.
Cadı araftan çıkıp masasına döndüğünde gözcü Ed’in olduğu odaya ayak basmıştı. İşte kaos böyle başladı: Ed oturduğu yerden kalkmış cadının yanına doğru, masaya giderken ejderha Ed’in gözünden gördüğü manzaraya bakakalmıştı. Yattığı yerden açlık ve şaşkınlıkla doğrulan ejderha bu insanların hepsinin birden aynı odada olması saçmalığını çözmeye çalışırken cadı gözcüyle göz göze gelmişti. Ed cadıya baktı ve zihnini yalayan alevin onu yönetmesine izin verdi: “Çabuk yere yat Ed!”
Cadı gözcüyü gördüğü gibi sihrine davranmış ve dev yeşil bir ışık topunu üzerine göndermekten çekinmemişti. İşin kötüsü Ed’in ona yakın olduğunu, o anda fark etmemişti. Bu talihsiz ana müdahale eden ejderha olmuştu ve komutunu anında alan Ed ile uzaktan uzağa gurur duydu. Gözcü büyünün etkisiyle tavanda asılı kalmıştı, Ed yere tam zamanına kapaklanıp bu savaş sihrinden kıl payı kurtulmuştu. Sihrin bulutu dağıldığında odada soracak soruları olan üç yetişkin birbirleri arasında göz gezdiriyor ve heyecandan atan kalplerinin sesini kulaklarında duyuyorlardı.
Kaos, asıl şimdi başlıyordu…