Türk Edebiyatı içerisindeki tarzlar arasında fantezi tarzının (fantastik) gerek eser sayısı gerekse eser kalitesi açısından belki de en az varlık gösterebilmiş –hatta belki de hiç gösterememiş- olan tarz olduğunu söyleyebilirim. Fantastik tarzda edebiyat, kültür ve mitoloji ögelerinden yüksek miktarda beslenebilen bir tarzdır ancak Türk kültürünün, özellikle Anadolu kültürünün mitolojik unsurlarının genişliğine rağmen bu tarzda kayda değer herhangi bir ilerleme yoktur. Bunun nedeninin toplumun ilgisizliği ya da dünyada etkisini gösteren kimi edebi akımların Türk edebiyatında yer edinmemiş olması olasılığı yüksektir. Özellikle ilgi konusunda Türk toplumunun ortalamadan genç bir nüfusa sahip olması fantastik edebiyata olan ilgiyi artırırken, tarzın bizim edebi ürünlerimize olan uzaklığı belki de hakir görülmeye yol açmıştır da denilebilir. Konuyu daha da netleştirmek için bazı ana-akım edebiyat hareketleri, ortaya çıkış nedenleri ile birlikte incelenmeli ve Türk edebiyatındaki yer ve etkileri ile incelenmelidir.
Edebi akımlar, aynı görüşte olan sanatçıların belirledikleri ilkeler etrafında bir araya gelmesi sonucu oluşurlar ancak tahmin edilebileceği gibi bu tür birliktelikler nedensiz yere oluşmadığı gibi tetikleyici etmenler gerektirir. Bu etmenler başlıca toplumdaki köklü değişimler ya da gelişmeler, bilimsel ve teknolojik yenilikler, toplum içerisindeki benlik algısının değişimi, savaşlar ya da felaketler şeklinde sıralanabilir. İnsanlık tarihinde çok sayıda farklı ideoloji ve edebi akım çıkmış olsa da bunların arasında sadece belli başlı birkaç akım diğerlerinin arasından sıyrılarak hem uzun ömürlü hem de radikal bir etkiye sahip olmuştur. Bu durumdan dolayı bu incelemede her edebi akıma ve fantastik edebiyatın oluşumuna etkisine değinmeyeceğiz.
Avrupa’da kilise ve çeşitli otoritelerin baskısı sonucu oluşan felsefe ve sanat alanındaki uzun soluklu durgunluk Rönesans ile birlikte bozulmuştur. Özellikle René Descartes’ın ‘’düşünüyorum o halde varım’’ (Latince: cogito ergo sum) şeklindeki felsefi tanımı dönemi derinden etkilemiş ve özellikle akılcı düşüncenin –her ne kadar kendisi Töz Düalizminin fikir babası olsa da- önünü açmıştır. Hatta bu durum ilerleyen yüzyıllarda o kadar büyük bir önem edinmiştir ki 19. yüzyılda Soren Kierkegaard bu durumu ‘’insanı akla indirgemek’’ şeklinde eleştirmiştir. Nitekim bu anlayışın etkisini görmek için o kadar uzağa gitmeye gerek olmayıp Klasisizme bakmak yeterlidir. Roma ve Antik Yunan’ın sanatını, geleneğini ve düşünce tarzını ele alan Klasisizm her ne kadar doğrudan fantastik edebiyatın oluşumuna etki etmese de savunduğu ve sahip olduğu nitelikler ile bu silsilenin başlangıcını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Klasisizmin vurguladığı biçim, sadelik, oran, yapının netliği, mükemmellik, ölçülü duygu, soyluluk, görkem ve akılcılık gibi kavramlar sanat camiası içerisinde bir ‘’bıkkınlık’’ oluşturmuş olacak ki kısa bir zaman sonrasında bu durum karşıt bir akım ile sonuçlanacaktır. Katı ve kuralcı bir sanat akımına dayanamayan –ya da daha naif bir tabirle içerisinde yer almak istemeyen- sanatçılar daha farklı bir arayış içerisine girmiştir. Bu arayışın sonucu Romantizmi oluşturmuştur, yani Klasisizm farklı bir sanat akımının oluşumunu tetiklemiştir. Bireyi, öznel olanı, irrasyonel olanı, yaratıcı olanı, kişisel olanı, kendiliğinden olanı, duygusal olanı, vizyoner olanı ve aşkın olanı vurgulayan Romantizm, Klasisizmin simgelediği düzen, sakinlik, uyum, denge, idealleştirme ve rasyonalite ilkelerinin reddi olarak görülebilir. Bireyin –aynı zamanda yazarın- duygu ve düşüncelerinin merkezde olduğu, geçmişi ve doğayı lirik bir şekilde ele alan, endüstriyelleşme ve akılcılık gibi ilkelere biraz uzaktan bakan aynı zamanda geçmişi, dini ve mitolojik varlıkları içerisinde bolca barındırıp övgü ile anan bu akım da insanlarda bir tepki uyandırmış olacak ki kısa bir süre sonra başka bir radikal fikrin filizlenmesine yol açtı. Realizm olarak adlandırılan ve hem Klasisizme hem de Romantizme karşı doğan bu yeni akım doğanın ve çağdaş yaşamın ayrıntılı ve süssüz tasvirini merkeze koymuştur. Dış görünüşleri yakından gözleyen ve idealizasyonu reddeden bu akım geniş anlamıyla tarafsızlık, nesnellik, doğru gözlem vurgusu, sosyal çevre ve adetlere yönelik net ama ölçülü eleştirisi ve ahlaki yargıların altında yatan insani anlayışı ile özellikle dönemin roman dokusunun merkezine oturmuş ve ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Realizmin ortaya çıkışındaki nedenler arasında Klasisizm ve Romantizmin abartılı yönleri ile gerçekliği baskıladığı düşüncesi de vardır ki bundan dolayı olması gerekenin toplumun her kesimini olduğu yönüyle; iyi ve kötü yanlarıyla yansıtmanın bir çözüm olup insanlara asıl sorunun neler olduğunu göstereceği düşüncesinde olanlar da vardır. Realizmin ortaya çıkışından kısa bir süre sonra, özellikle Charles Darwin’in bilim tarihindeki en büyük kuramlarından birisi olan evrim kuramını oluşturmasından etkilenen Fransız yazar Emile Zola yeni bir fikir ile çıkageldi; natüralizm. Zola’nın fikrinin temelinde ‘’deney’’ vardı yani bilim adamları laboratuvarlarda deney yapabiliyorken yazarlar neden deney yapamazdı ki? Gözlem ve deneye dayanan ve Determinizmi edebiyata katan bu kritik akım, Realizme karşı değil de onun devamı olarak görüldü ve özellikle 20. yüzyılın en etkili akımlarından birisi haline geldi. Natüralizmin ‘’gerçekçilik’’ açısından realizmin de ötesine gittiğini ve toplumun sorunlarını edebiyata yansıtarak, bu olaylar üzerinden yapılan ‘’deneyler’’ ile sorunların çözüleceği fikrine çok derinden bel bağladığını söylemek işten bile değil ne de olsa toplum bir laboratuvar, yazarlar ise bilim adamlarıydı onlar için… Ağırlıklı olarak bu nedenden olacaktır ki Natüralist eserlerde toplumun en alt ve en ‘’sıkıntılı’’ bölümlerini görmek sıkça karşılaşılan bir durumdur ayrıca edebiyatta bu kadar uzun zamandır insana verilen değerin ve misyonun özellikle doğa karşısında ikinci planda kaldığının –hatta neredeyse hiçbir anlamı olmadığının- farkındalığı da yine edebiyatta gerçekleşen önemli değişimlerden birisidir. Natüralizmin oluşturduğu bu ‘’gerçekçi’’ atmosfer, yine Natüralizmin deneyciliği ile birleşince 20. yüzyılın en etkili edebi akımı ortaya çıktı; Modernizm. Daha net bir şekilde söylemek gerekirse Natüralizm, Modernizmi oluşturmamış ancak oluşması için gereken altyapıyı sağlamış da denilebilir keza Modernizm hiçbir akımın karşıtı veya devamı olarak kabul edilmemektedir. Özellikle Ezra Pound’un ‘’Yenileştir!’’ (Make It New) vecizesi, bir yerden sonra bu akımın ilke sözü haline gelmiş ve insanlıkta sürekli bir ilerleme istemine yol açmıştır. Modernizm, esas olarak insan yaşamı ve toplumu üzerinde ütopik bir vizyona ve gelişme ya da ilerleme inancına dayanıyordu. Din veya bilim tarafından formüle edilen belirli nihai evrensel ilkelerin veya gerçeklerin, gerçeği anlamak veya açıklamak için kullanılabileceğini varsayıyordu. Her ne kadar Modernizm teknolojik gelişmeler ve toplum üzerinde oluşturdukları etkilere odaklanıyor olsa da, insanların düşündüğünün aksine teknoloji her zaman hayatı kolaylaştırmış ya da her zaman fayda sağlamıştır diyemeyiz. Buna bir örnek olarak; daha öncesinde Fransa-Prusya Savaşı dışında kayda değer bir kullanım görmemiş ve I. Dünya Savaşı ile birlikte geliştirilip son haline getirilen mitralyözün, savaş sırasında Avrupa’nın Batı cephesinde yüzbinlerce insanın ölümüne yol açmasını ve buna rağmen muharebe sonunda cephelerin birkaç metre dışında değişmemiş olmasını gösterebiliriz. Modernizmin ortaya çıkışında etkili olan etmenler ve çıkışından sonra dünyada yaşanan olaylar, Ezra Pound’un ‘’Yenileştir’’ vecizesi ile birleşince berberinde başka akımların da doğumuna neden olmuştur bu akımlardan bazıları; Fütürizm, Kübizm, Sembolizm, Dadaizm, Sürrealizm ve Empresyonizm gibi akımlardır. Bu tür edebi gelişmeler, hâlihazırda var olan fantastik tarzda edebiyatın da yeni bir şekle girmesini ve bugün kastettiğimiz –ayrıca bu yazının da asıl konusu olan- ‘’Modern Fantezi’’ akımının da şekillenmesine sebebiyet verdi bu da demek oluyor ki zamanımızın fantezi tarzda eserleri de aslında Modernizm akımının etkilerinden birisidir. Yani, fantastik yapımlar belki de insanlığın varoluşu kadar eskidir demek çok da yanlış olmaz ancak modern zamanlara kadar ağırlıklı olarak sözlü gelenek ile aktarılıyorlardı.
Birçok akımın aksine fantastik edebiyatın bir ‘’kurucusu’’ ya da fikir babası olarak gösterilen herhangi birisi yoktur. Bazı kaynaklarda fantastik edebiyat açısından ilk defa belirgin eserler veren kişinin George MacDonald (1824-1905) olduğu söylense de fantastik edebiyatın gelişmesi ve popülerleşmesi bir sonraki jenerasyonun yazarları tarafından sağlanmıştır. Bu yazarlar arasında John Ronald Reuel Tolkien (1892-1973), Abraham Stoker (1847-1912), Howard Phillips Lovecraft (1890-1937) ve Clive Staples Lewis (1898-1963) gibi isimlerin bulunduğunu belirtmenin önemli olduğunu düşünüyorum… Bu isimler arasında yer almayıp bahsedilmesi gereken bir diğer isim ise kesinlikle Mary Shelley’dir (1797-1851) malum; tarihteki ilk bilimkurgu romanı olarak kabul edilen ‘’Frankenstein’’ kendisinin kaleminden çıkmıştır ve unutmadan; bilimkurgunun da fantastik bir tarz olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Her ne kadar fantastik romanlar bilim ve korku ögeleri içermemeleri açısından bilimkurgu ve korku türünden ayrılsalar da temaları yoğun bir biçimde örtüşmektedir. Peki, Modernist bir tarz olan fantastik edebiyatı anlatmak için sadece Modernizmden bahsetmek yetmez miydi yani Klasisizme kadar geri gitmeye gerek var mıydı? Aslında bunun cevabı; evet çünkü edebiyat bir birikimdir. Elbette doğa bilimlerinde olduğu kadar yoğun bir nedensellikten bahsedilemez ancak bu oluşumların ‘’akım’’ haline gelmesi ve bir şekilde dünya kültürüne etkide bulunmaları bu oluşumun aslında anlamsız olmadığını göstermektedir. Bu birikime bir örnek göstermek gerekirse tarihteki birçok icadın bu topraklara geç gelmesinin aksine 1895’te patenti alınmış olan sinematograf çok kısa bir sürede elimize ulaşıyor fakat şu an bile Türk sinemasının birçok konuda geri olduğunu görüyoruz. Bu geri kalmışlığın nedeni ise bizde bir metot olmaması; hâlbuki sinemanın kökenini oluşturan tiyatroya dair kaynaklar o zamana kadar Avrupa’da çoktan birikmişti bile. Türk edebiyatında eksik olan şeyin de bu olduğunu düşünüyorum; edebiyatımızda birçok akımın net olarak görülememesi hatta bazı akımların hiç varlık gösterememesi fantezi gibi bir tarzın oluşum sürecine katkıda bulunamıyor. Her ne kadar Romantizm ve Realist-Natüralist türlerde kaliteli eserler verilmiş olsa da akımların net özelliklerini görmek çok da olağan değildir ancak bu konuda Türk edebiyatının yazarlarını suçlamak çok da doğru olmaz çünkü daha önce de bahsettiğimiz gibi; bu oluşumlar için belli başlı etmenler gereklidir. Anadolu topraklarında yaşanan endüstriyelleşme çok uzun bir zaman sürecinde çok az miktarda gerçekleştiği için, Avrupa’da olduğu gibi bir toplumsal sarsıntı yaşatmamıştır bu yüzden edebi anlamda modernleşmenin aynı miktarda olması zaten beklenemez aynı şekilde bu da Türk edebiyatının kalitesiz ya da yetersiz olduğu anlamına gelmez. Bu konuyla ilgili olarak Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi olan kuzenim Ahmet Bulut Çelik’in beğendiğim bir yorumunu da eklemek isterim;
“Derdini anlatacak iyi bir kompozisyon kurduktan, derli toplu ve okuru olabildiğince az yoran bir anlatım kurduktan sonra, eğer bir bildiri sunmuyor yahut tez hazırlamıyorsan, yazının şekline dair kısıtlayıcılıkları rahatsız edici ve anlatımı güçleştiren detaylar olarak görüyorum. Çünkü neredeyse hiçbir yazar daktilonun başına “natüralist” yazmak için oturmuyor. Onun yazdığı natüralist oluyor. Ama tam da olmuyor…’’
Bu her ne kadar doğru olsa da yazarların bir ya da birkaç akımın içerisine dâhil olmalarının nedeni, onların dünya görüşlerine ya da edebi görüşlerine uygun olmasıdır, yani birçok yazar aslında bir akıma dâhil olmak için girmiyor. Bu açıdan baktığımızda Türk edebiyatındaki eserler kötü ya da kalibresiz değil ancak herhangi bir yere net olarak oturmuyorlar. Yabancı edebiyatta da tam anlamıyla bir yere oturmayan ya da kendi edebi akımı ile çakışan yazarlar görmek elbette mümkün. Bu duruma en belirgin örneklerden birisinin Ernest Hemingway (1899-1961) olduğunu söyleyebilirim; eserlerinde çok net bir şekilde Modernizm ögeleri görülüyor olsa da bazı eserlerinde ele aldığı konular daha farklı akımlara kayabiliyor ya da birden fazla akımı içerebiliyor ki zaten hayattayken kendisini hiçbir zaman Modernist bir yazar olarak sınıflandırmadığını belirtmiştir. Benzer şekilde Thomas Stearns Eliot (1888-1965), Modernizm akımının ileri gelen yazarlarından birisi olsa da dindar ve gelenekselci kişiliği ile Modernizmin ilkeleri birçok yerde çakışmıştır. Aynı zamanda başarılı bir eleştirmen olan T.S. Eliot bu durumu yer yer açıklamış ve Modenizmin bu tür değerlere karşı gelmemesi gerektiğini aksine onlarlar harmanlanması gerektiğini savunmuştur. Fakat bu yazarlar akımların ilkelerini anlamış ve onları farklı şekillerde yorumlamış ya da tercihen içerisine dâhil olmamış yazarlardandır. Bizim edebiyatımızda ise eksikliğin genel olarak bu edebi fikirleri benimsememek olduğunu düşünmekteyim. Elbette hiçbir yazar bir kaygı dâhilinde yazmamalı ancak yazıların belli bir standardı olması gerektiğini düşünüyorum.
Özellikle son zamanlarda genel olarak fantastik unsurların gerek sinemada, gerek bilgisayar oyunlarında gerekse edebiyat ürünlerinde kullanımının yaygınlaşması hatta teknolojinin imkânları sayesinde kültürlerarası etkileşimin hızlanması sonucunda fantezi tarzına ilginin arttığını söylemek çok da yanlış olmaz. Ayrıca Türkoloji’nin önce Macaristan’da ortaya çıkması ve daha sonrasında Rusya, İngiltere ve Fransa gibi yine yabancı ülkelerde, Türkiye’den çok daha önce araştırılır olması da Türk kültürünün bu eserlerde kullanılmış olmamasını açıklayan nedenlerdendir. Türkoloji’nin temelleri Türkiye’de cumhuriyetin ilanından sonra bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Tarih Kurumu (1931) ve Türk Dil Kurumu’nu (1932) açma girişimleri sayesinde sistematik olarak yapılmaya başlanmıştır. Özellikle son zamanlarda yapılan araştırmaların artması ve bununla birlikte Türkoloji’ye olan ilginin artması ise umut verici bir gelişmedir. Özellikle Seçkin Sarpkaya ve Mehmet Berk Yaltırık gibi yazarların eserlerinin bu popülerleşme sürecine yüksek miktarda fayda sağladığını ve bu açıdan çalışmalarını beğendiğimi belirtmeliyim.
Velhasılıkelam; her ne kadar tarihin işleyiş şekli fantastik edebiyat açısından çok da Türk edebiyatının lehine gelişmiş olmasa da nüfusun genç ve özellikle popüler olan birçok konuda aktif olması, fantezi tarzın Türkiye’de gelişmesi için kayda değer bir potansiyele sahip olduğu anlamına gelmektedir. Yapılması gereken şeyler ise bu tarza yönelik araştırmaların ve eserlerin artması ve bunun yanında da –ki en önemli detaylardan birisidir- bir metot belirlenip Türk kültürünün ve mitolojisinin bu tarz ile harmanlanmasıdır.
Kaynakça:
Caves, R. W. (2004). Encyclopedia of the City. Routledge. p. 112
“Cinematography – New World Encyclopedia.” Www.Newworldencyclopedia.Org, www.newworldencyclopedia.org/entry/Cinematography.
“Dualism (Stanford Encyclopedia of Philosophy/Fall 2003 Edition).” Plato.Stanford.Edu, plato.stanford.edu/archives/fall2003/entries/dualism/. Accessed 9 Aug. 2020.
Geoffrey Wawro, The Franco-Prussian War: The German Conquest of France in 1870-1871(Cambridge University Press, 2003)
Herbermann, Charles, and George Williamson. ‘Dance of Death.’ The Catholic Encyclopedia Vol. 4. New York: Robert Appleton Company, 1908. 9 Aug. 2020 <http://www.newadvent.org/cathen/04617a.htm>.
“Introduction to Romanticism.” Uh.Edu, 2019, uh.edu/engines/romanticism/introduction.html.
John Walter, Allied Small Arms of World War One, p.47 (Crowood Press, 2000)
JSTOR website (accessible through libraries) DONALD PRIZER, An Interpretation, Carbondale, Southern Illinois University Press, 1982.
Levin, Harry. “What Is Realism?” Comparative Literature, vol. 3, no. 3, 1951, p. 193, 10.2307/1768276. Accessed 17 Sept. 2019.
Literature, in. “Naturalism in Literature: Authors and Characteristics – Video & Lesson Transcript | Study.Com.” Study.Com, 2020, study.com/academy/lesson/naturalism-in-literature-authors-and-characteristics.html. Accessed 12 Aug. 2020.
Magkanari, Despina. “Sinological Origins of Turcology in 18th-Century Europe.” European Journal of Turkish Studies. Social Sciences on Contemporary Turkey, no. 24, 8 Nov. 2017, journals.openedition.org/ejts/5441, 10.4000/ejts.5441. Accessed 14 Aug. 2020.
Tate. “Modernism – Art Term | Tate.” Tate, 2017, www.tate.org.uk/art/art-terms/m/modernism.
The Editors of Encyclopedia Britannica. “Naturalism | Art.” Encyclopædia Britannica, 18 Feb. 2014, www.britannica.com/topic/naturalism-art.
Rapp, Francis (18 June 1998). ‘Religious Belief and Practice’ in The New Cambridge Medieval History: Volume 7, c. 1415-c. 1500 Cambridge University Press. p. 210. ISBN 978-0521382960
—. “Realism | Definition & Characteristics.” Encyclopædia Britannica, 10 Mar. 2017, www.britannica.com/art/realism-art.
—. “Romanticism.” Encyclopædia Britannica, 21 Jan. 2019, www.britannica.com/art/Romanticism.
- E. Woodson, Arizona State University Professor’s article giving historical information about the naturalism movement ‘’Realism and Naturalism”, 2007
“T S Eliot As A Modernist Poet English Literature Essay.” ukessays.com. 11 2018. UKEssays. 08 2020 <https://www.ukessays.com/essays/english-literature/t-s-eliot-as-a-modernist-poet-english-literature-essay.php?vref=1>.
“What Is Romanticism?” National Trust, 2019, www.nationaltrust.org.uk/features/what-is-romanticism.