“Benim cinim dışarıda gezecek, eğlenecek bir cin değil!”
Hogwarts’ta maaş sistemine geçilmesine tepki gösteren Hogwarts ev cinlerinin, dışarıdaki ev cinleriyle irtibata geçtiğinden bahsetmiştik. Slytherinli öğrencilerden aradığı desteği bulamayan Hogwarts ev cinleri için, dışarıdan gelen haberler umut kaynağı oluyordu. Reform sürecine tam destek veren pek çok büyücü ailesinde bile, ev cinlerine para verilmesinin felaket olarak karşılandığını duyunca Hogwarts’ta bir şenlik havası esti.
Özellikle orta tabaka büyücü toplumundaki en büyük endişe, ev cinlerinin bundan sonra mesleki anlamda da sınırlarının ötesinde yerlere gelebileceğiydi. Bugün kendileriyle aynı mekanlarda müşteri olarak bulunmaya başlayabilen ev cinlerinin, ileride çocuklarının işsiz kalmasına sebep olmayacağının garantisi var mıydı?
Diğer taraftan ev cinleri, büyü toplumunun kalanı gibi eğlenmeyi, içmeyi, oturmayı, kalkmayı bilmediğinden dolayı; ortaya çok kaba bir görüntünün çıktığı düşüncesi de epey yaygındı.
Bir kısım ev cinlerine para verilmesinin o kadar da kötü bir şey olmadığını savunanlar arasında da meselenin bu iki boyutu önemli bir kafa karışıklığı yaratıyordu. Onlar da “Ev cinlerine maaş verilsin ama onlar kendilerinin takılacağı mekanlarda eğlensinler, kendilerince bazı sektörlerde çalışsınlar.” diyorlardı. “Böylelikle büyücülerin negatif bakışlarından da korunmuş olurlar.” gibi bazı orta yolcu öneriler sunuyorlardı.
Tabii bu öneriler de ev cinleri için felaketin bir farklı rengiydi sadece. Onlar kökleşmiş ev cini gelenekleri doğrultusunda böyle şeylerin konuşulmasının bile mantıkdışı olduğu devirlerden nasıl buralara geldiklerine hayıflanıyordu.
Jobsy’nin ailesinde de bu muhabbetler benzer şekilde konuşuluyordu. Beyefendi, Dumbledore ile ahbaplığını yer yer vurgulayan bir reformist görüntüsünden dolayı maaş meselesini eleştirmiyor ama ev cinlerinin birbirlerine dönük olarak daha mutlu olabilecekleri gibi zarif noktalardan konuşmalar yaparken hanımefendi, dost sohbetlerinde çok net olarak bu rezilliğin kısa bir sürede son bulmasını istiyordu.
Bu meselede Jobsy’yi çok mutlu eden bir şey de oluyordu. Hanımefendi, bazen misafirleriyle ya da aile halkından birileriyle konuştuğu zamanlarda, Jobsy’nin duymadığını düşünerek “Bu gazetelerde çıkan cinlerin mayasıyla benim cinimin mayası bir değil. Benim cinim asla dışarılarda gezip tozacak türden bir cin değildir.” minvalinde şeyler söyleyerek Jobsy’nin mutluluktan ağlamasını sağlıyordu.
Ailesi nezdinde kendine olan bu güven Jobsy’yi mutlu etse de türünün bu utancın altında kalmasına da asla izin veremezdi. Jobsy kafasının içinde, hiçbir zaman bireysel mutluluğun peşinde koşmamıştı. Her ev cini gibi ait olduğu ailenin refahı ve huzuru birinci önceliğiydi ama bir taraftan da ev cini gelenekleri ve bu geleneklerle oluşmuş ev cini kimliği de pek çok ev cini gibi onun da kutsalıydı. Ve kendi rahatlığı, ev cini kimliğini korumak için vereceği mücadelenin önüne geçemeyecekti.