Hem var imiş hem yok imiş. Horozla çift sürülen, köpekle cirit atılan, atın et, itin ot yediği, Derviş’in kayıp olmadığı, zebanilerin göründüğü, perilerin düğününde davul çalan tilkinin, kopuz çalan devenin olduğu, yeni doğan bebeğin ava çıktığı, beli bükük koca karının gebe kaldığı bir zamanda Cırttan diye bir kız varmış.
Annesi Cırttan’ı evelik toplaması için erkenden kaldırmış Ala Dağ’ın eteklerine göndermişti. Baharın taze otları arasında gezen Cırttan evden epey uzaklaşmış Ala Dağ’ın zirvesine doğru çıkıyordu. Topladığı otları deste yapıp heybesine koymuştu. Anası erken gelmesini tembihlediği için yanına azık da almamıştı. Ala Dağ taptaze otları Cırttan’ı büyülemiş, derde derman olur diye etotu, kuzu kulağı, yemlik, kuşekmeği, dağ kekiği toplamayı da ihmal etmemişti. Cırttan evden çok uzaklaştığını anladığında vakit ikindiyi bulmuştu. Yorgunluğun ve açlığın da etkisiyle incir ağacı altında uyuyakalmıştı.
Gözlerini açtığında akşam olmak üzereydi, başında dikilen Dev Anasını görünce korkudan dili tutulmuştu. Dev anası; pörtlek gözleri, çıplak ayaklarının başında serçe parmağı olan, ayağına kadar uzanan tırnakları, kel başı, kazınmış kaşı, memeleri yere değen, üzerinde kara kaftanıyla korkunç bir haldeydi. Gırtlağından zorla çıkan sesiyle Cırttan’ı kavrayıp yüzüne kadar kaldırdı.
Nefesi öyle kötü kokuyordu ki Cırttan’ın heybesindeki otların hepsi kurudu. Cırttan kokunun keskinliğinden bir anda kendine geldi. Gözlerini açtığında Dev Anası’nın ağzından akan salyaları görünce yüzünü buruşturdu. Ağzındaki testere gibi dişleri görünce çığlık atacaktı ama sesi çıkmadı. Karabasan basmış gibiydi. İçinden bağırıp anasından yardım istiyordu ama sesi duyulmuyordu. Dev Anası Cırttan’ın küçük bedenini sallayıp adını sordu:
-Sen kimsin? Burada ne işin var? Söylemezsen seni tek lokmada yutarım!
Cırttan ağlamaklı bir sesle cevap verdi:
-Ben Cırttan.
-Adın, sanın beni ilgilendirmez. Buraya niyegeldin?
-Anam evelik toplamaya gönderdi.
-Anan bilmez mi buranın sahibi benim?
-Bilseydi göndermezdi …
Eline geçiren fırsattan bir hayli memnun olan Dev Anası, Cırttan’ı ensesinden tuttuğu gibi kulübesine doğru götürmeye başladı. Dev ayağı ile kırk adım attıktan sonra evine geldi. Cırttan’ı kulübenin altındaki küçük odaya attı. Odayı aydınlatan cılız meşale ile etrafını gözetleyen Cırttan yalnız olmadığını anladı.
-Benden başka kim var? diye zayıf bir sesle sordu.
Ot döşeklerden kafasını kaldıran kızlar yemeden uyumazdı.
Dev Anası ardına dönüp gitmiş, kırk hamur kündesinden hangel pişirmiş, kırk sini ile Cırttan’a seslenmeye başladı. Cırttan seslerden hepsini tanımış. Köyün kaybolan bütün kızları buradaymış. Cırttan ile beraber tam kırk kız olmuşlar. Mehriban usulca Cırttan’ın yanına yanaşmış:
-İçimizdeki en cesur sensin, gelmene hem sevindim hem üzüldüm.
-Kırk gündür kayıptınız. Aileniz sizi çok merak etti. Dev Anası bizi buraya neden topladı?
Mehriban derin derin içini çekti ve anlatmaya başladı:
-Bu Dev Anası anasından süt emmemiş. Çocukluğundan beri anasına zalimlik eder dururmuş. Gariban anasının günün birinde canına yetmiş buna kargamış. Anasının kargışı tutunca da dev olmuş. Önce anasını yemiş, sonra bacılarını yemiş. Köyünde kimin gebe karısı var, kimin kızı, karısı var küçük büyük demeden hepsini yemiş. Köyün erkekleri de bunun zalimliklerine dayanamamış bunu öldürmeye kalkışınca ellerinden kaçmış.Buraya yerleştikten sonra Al Karısı ziyaretine gelmiş. Al Karısı’na yalvarmış yakarmış eski haline dönmek istediğini söylemiş. Al Karısı buna inanmamış, Dev Anası tam Al Karısını yiyecekken Al Karısı canını kurtarmak için canını bağışlaması şartıyla eski haline nasıl geleceğini söyleyeceğini demiş. Nevruz’dan önceki gün gebe kalmamış, adet görmemiş kırk kızı uykusunda boğup kalplerini yersen eski haline dönersin. Onların kalbi saftır, uykuda olmadan boğarsan kıyamete kadar böyle kalırsın demiş. Biz otuz dokuz kız idik, sen de geldin kırk olduk. Ya öleceğiz ya kurtulacağız, derdimizin dermanı sensin Cırttan. Bizi anca sen kurtarırsın.
Cırttan düşünmeye başlamış. Aklına sabaha kadar uyumamak fikri gelmiş. Mihriban’a uyumalarını onları şafak vakti kaldıracağını söylemiş. Dev Anası ne derse desin yerlerinden kalkmamalarını iyice tembihlemiş. Kızlar kulaktan kulağa yattıkları yerden Cırttan’ın tembihini birbirlerine söylemişler. Hepsi derin bir uykuya geçmiş.
Gece yarısına doğru Dev Anası gırtlağından çıkan boğuk sesi ile:
Herkes yatmış, kim uyanık?
Cırttan seslenmiş:
Herkes yatmış Cırttan uyanık.
Dev Anası seslenmiş:
Cırttan niye uyanık?
Cırttan yatmadan önce anası ona kırk kündeden hangel pişirirdi, Cırttan onu getirmiş. Cırttan hepsini yemiş, Dev Anası sinileri toplayıp gitmiş. Aradan biraz zaman geçtikten sonra tekrar kızların yanına gelen Dev Anası o boğuk sesiyle seslenmiş:
Herkes yatmış, kim uyanık?
Cırttan seslenmiş:
Herkes yatmış Cırttan uyanık.
Dev Anası seslenmiş:
Cırttan niye uyanık?
Cırttan yatmadan önce anası ona kırk koyunun etiyle pörtme yapardı, Cırttan onu yemeden uyumazdı.
Dev Anası tekrar ardını dönüp gitmiş. Kırk kara koyun kesmiş, etlerini pörtme yapmış, kırk sini ile Cırttan’ın önüne koymuş. Cırttan ağzını şapırdata şapırdata hepsini yemiş. Dev Anası sinileri toplamış gitmiş. Epey zaman geçtikten sonra tekrar odaya gelmiş.
Herkes yatmış, kim uyanık?
Cırttan seslenmiş:
Herkes yatmış Cırttan uyanık.
Dev Anası seslenmiş:
Cırttan niye uyanık?
Cırttan yatmadan önce anası ona kırk koyun postunun yayığında ayran içirirdi.
Dev Anası ardına dönüp gitmiş, koyunların postunu yayık yapmış, kırk yayıkta ayran çalkalamış. Yayıkları getirip Cırttan’ın önüne atmış. Cırttan hepsini afiyetle içmiş. Dev Anası yayıkları alıp gitmiş.
Gün ağarmaya yakın Cırttan, Mehriban’ı uyandırmış. Mehriban kızların hepsi kaldırmış. Cırttan yorgunluktan uyuyakalan Dev Anası’nı gözlemeye başlamış. Kızların hepsinin çıktığından emin olduktan sonra kanatlarını açıp Dev Anası’nı kanatlarının arasında sıkıştırmış. Dev Anası neye uğradığını şaşırmış. Yerin yedi kat altına göz açıp kapatana kadar inmişler. Dev Anası’nı zebanilerin yanına inene kadar boğan Cırttan göz açıp kapatana kadar Mehriban ve kızların yanına yetişmiş.
Hepsini sağ salim ailelerine teslim etmiş. Analarının güzel sözlerinden çıkmamaları gerektiğini hepsine tembihlemiş. Kırk kız o günden sonra başı darda olan bütün iyi kızlara yardım etmeye başlamışlar. Cırttan’ın sırrına vakıf olmuşlar. Hepsi darda kalan kızlara bir kanat mesafesi kadar uzaklarmış.