1892 ve 1973 yılları arasında yaşamış, Oxford Üniversitesinde Anglosakson ve İngiliz Dili ve Edebiyatı dersleri vermiş akademisyen ve şair John Ronald Renuel Tolkien, oluşturduğu Legendarium ile fantastik edebiyatın kurucusu olarak kabul edilmektedir. Tolkien iyi bir okur ve dil bilimci olarak başta kuzey destanları ve mitolojileri olmak üzere dünyadaki çoğu mitolojiye hakimdir. Bu hakimiyetin yansımalarını onun eserlerinde görmek mümkündür (Tolkien, 2019: 27). Hatta onun bir İngiliz mitolojisi oluşturmak ülküsüyle yaşadığından bile bahsedilmektedir. Böyle bir amaç doğrultusunda oluşturulan Legendarium, kendine has özellikler barındırsa da dünya mitolojilerinden beslenmektedir. Bu beslenmenin -belki büyük belki küçük- bir parçasını da Yunan mitolojisi oluşturmaktadır. Asıl olarak Homeros ve Hediodos’un eserleri Yunan mitolojisinin temel kaynaklarını oluşturmaktadır. Homeros’un eserlerinde anlatılanların M.Ö. 7. veya 8. yüzyıllarda yaşanmış olabileceği tahmin edilmektedir. Literatürde bu dönem Kahramanlar Çağı veya Ho merik Dönem olarak adlandırılmıştır.
J.R.R. Tolkien’in Orta Dünya içerikli yazdıklarının bütününü “legendarium” olarak adlandırmak mümkündür. Legendarium kavramsallaştırması, efsanevi olayların derlemesi .. veya bir araya getirilmesi manasına gelip, bahsi .( geçen anlatıların “kurgusal evren” olarak adlandırılmasından daha makbuldür. Dünya mitolojilerinden etkiler olsa da Tolkien Legendarium’unun mitopoetik olduğundan söz edilebilmektedir. Tolkien Legendarium’u içerisinde destanlar, efsaneler ve masallar önemli yer tutmaktadır. Bununla beraber şarkıların, şiirlerin ve ağıtların büyülü etkileri bulunmaktadır.
Tolkien Legendarium’unun temel kaynağı olarak ise Silmarillion eseri ele alınabilmektedir. Bu eserde Ea ve Arda’nın yaradılışı ile birlikte başta el:fler olmak üzere Orta Dünya halklarının uzun çağlar süren destansı tarihi anlatılmaktadır. Bu eserde anlatılanlar, bir nevi Orta Dünya’nın kahramanlar çağına tekabül etmektedir. Silmarillion’da bahsi geçen “Beren ve Luthien’e Dair”, “Turambar Turin’e Dair” ve “Tuor’a ve Gondolinin Düşüşüne Dair” adlı bölümler, daha sonra Beren ile Luthien, Hurin ‘in Çocukları ve Gondol in ‘in Düşüşü kitaplarıyla genişletilmiş ve ze nginleştirilmiştir. Bununla birlikte Silmarillion’da anlatılanlar Bitmemiş Öyküler eserinde anlatılanlarla da desteklenmektedir.
Bu çalışmada Tolkien Legendarium’u ve Yunan mitolojisi arasındaki ilişki, ilk olarak tanrılar bağlamında, daha sonra toplumsal ve bireysel nitelikteki bazı tutumlar ile birtakım ortak kavramlar aracılığıyla ele alınmaya çalışılacaktır. Çalışma bu bağlamda üç katmandan oluşmaktadır.
TANRILAR
Tolkien Legendarium’u ve Yunan mitolojisi arasındaki ilişkiyi görebilmek için ilk olarak iki dünyanın da panteonuna bakmak mümkündür. Tolkien Legendarium’unda Yunan mitolojisinin aksine kadir-i mutlak bir tek tanrı olarak Eru Iluvatar bulunmaktadır. Yunan panteonunda ise kadir-i mutlak tek tanrı veya tanrılar bulunmamaktadır. Homeros ve Hesiodos’un eserlerinde görülebileceği üzere, Antik Yunan tanrıları kandıran, kandırılabilen ve insani hasletleri bulunan antropomorfozik tanrılardır. Bununla beraber, Eru’nun yarattığı ve Arda’nın (yeryüzünün) tanrıları olarak Valar’ın varlığından bahsedilebilmektedir. Orta Dünya’nın tanrıları olan Yalar ile Antik Yunan tanrılarını bu çalışma kapsamında birlikte ele almak mümkündür. Zira iki tanrısal grubun bazı benzer noktaları bulunmaktadır. Bu benzerli kler, To lkien Legendarium’unun bir insan ürünü olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Antik Yunan mitolojisinin bir noktada Tolkien’i etkilediği şeklinde okunabilmektedir.
Öncelikle iki tanrısal grubun da yaratılmışlardan (insanlar, elfler, cüceler) uzak yerleşim yerleri bulunmaktadır. Yalar, ölümsüz topraklar olarak da adlandırılan, Valinor’da, Yunan tanrıları ise Olimpos Dağı’nda ikamet etmektedirler. Bu noktada bir farklılık bulunmaktadır. Valar’ın yurdu Valinor’a kuruluşundan bir süre sonra elfler yerleştirilmişken, Olimpos yalnızca tanrıların yerleşim yeri olarak kalmıştır. Buradan hareketle her iki tanrısal grubun yaratılmışlara temas şeklinin farklılığından bahsedilebilmektedir. Yalar, Eru’nun çocukları olan elfleri kendi yurtlarına davet yoluyla yerleştirmişken, Olimposlu tanrılar ise zaman zaman dağdan aşağı inerek insanlarla temas kurmakta, hatta tabiri caizse onlarla yüz göz olmaktadırlar.
Olimpos Dağı’nın To lkien Legendarium’undaki karşılığına bakıldığında Yalar ve Arda’nın Kralı, Manwe’nin zirvesinde yaşadığı Taniquetil Dağı ile karşılaşılmaktadır (Tolkien, 1999: 32). Rüzgarların Efendisi Manwe, eşi Varda ile birlikte bu dağın zirvesine kurduğu tahtında otururken Arda’nın tamamında olanları görüp duyabilmektedir (Tolkien, 1999: 32-33). Manwe, Valar’ın kralı olmasıyla, Tanequetil’in zirvesine taht kurmasıyla ve hava olaylarını kontrol etmesiyle Olimposlu Zeus’un karşılığıdır. Ancak Manwe, ulu bir bilgedir ve Zeus’un sahip olduğu cinsel arzu, öfke ve kandırma gibi insani özelliklere sahip değildir.
Olimpos’lu Poseidon’un To lkien Legendarium’undaki karşılığı ise Vala Ulmo’dur. Ulmo da Poseidon gibi denizlerin ve suların efendisidir. Ulmo’nun Orta Dünya üzerindeki nehirler ve gölcüklerde de kudreti bulunmaktadır. Bununla birlikte, Ulmo’nun da Poseidon gibi dünyevi işlere müdahaleleri bulunmaktadır. Bu müdahaleler dolaylı müdahalelerdir. Çünkü Valar’ın Orta Dünya’ya doğrudan müdahaleleri büyük coğrafi tahribatla sonuçlanmaktadır. Onun müdahaleleri Poseidon’un Truva Savaşı sırasında doğrudan Akhalılar’ın yardımına koşması gibi (Homeros, İlyada: 13 ve 14. Bölüm) değil de rüyalara girme yoluyla ilham verme veya sular aracılığıyla kişilerle konuşmak şeklindedir. Bu iletişim şeklinin Yu nan mitolojisindeki karşılığı ise “enthousiasmos” kavramıdır. Bu kavram, tanrısal esinle dolmak, onun tesiriyle işler yapmak anlamına gelmektedir (Peters, 2004: 105). Ulmo’nun bu tür etkileri ise Gondolin’in kurulması ve yıkılması gibi Orta Dünya tarihi için kırılma noktaları oluşturmuştur.
Vala Aule’nin, demirciliği bağlamında Olimposlu Heph aistos’un To lkien Legendarium’undaki karşılığı olduğundan söz edilebilmektedir. Aule’nin Valinor’da iken Noldor’a demirciliği öğretmesinden sonra Noldor’un silahlar yapıp simlaril savaşlarına girişmesi durumu ile Akhilleus’un annesi Thetis aracılığıyla Hephaistos’un imal ettiği silahları edinmesiyle Truva Savaşı’nın kaderini değiştirmesi benzer iki nokta olarak okuyucuların karşısına çıkmaktadır (Homeros, İlyada: 18 ve 19. Bölüm).
Bunlarla birlikte, Arda’nın bir nevi yaşam kaynağı olması açısından Vala Yavanna, Olimposlu Demeter ile güreşçiliği ve savaşçılığı bakımından Vala Tulkas, Olimposlu Ares ile avcılığı noktasından Vala Orome, Olimposlu Athena ile kehanet ve bilgelik açısından Vala Mandos, Olimposlu Apollon ile benzerlikler göstermektedirler.
Olimposlu Hades’in To lkien Legendarium’unda tam olarak bir karşılığı bulunmamaktadır. Vala Ulmo, Valinor’a çok nadir uğramasıyla küçük bir noktada Hades ile benzeşmektedir. Melkor ise hem yeraltı kalesinde yeryüzüne çok çıkmadan yaşamasıyla hem de yanında bulundurduğu vahşi köpeği Carcharoth’un varlığıyla Hades’e benzemektedir. Bu noktada, Melkor’un Tolkien Legendarium’unda ruh hali ve davranışları bakımından Olimposlular’a en çok benzeyen tanrısal güç olduğundan bahsedilebilmektedir. Zira Melkor, yaratılmışlarla neredeyse iç içe yaşamakta ve hatta onlarla savaşmaktadır. Bununla beraber Melkor, Hurin ve Maeglin örneklerinde görülebileceği üzere kandıran, Beren ile Luthien örneğinde görüleceği üzere ise kandırılabilen bir varlıktır. Melkor bu yönleriyle Olimposlulara benzemektedir. Melkor’un bu özellikleriyle To lkien Legendarium’unun en kötü karakteri olması ise Tolk ien’in bir tür eleştirisi olarak değerlendirilebilmektedir.
TUTUMLAR
Tolkien Legendarium’u ve Yunan mitolojisinde birtakım ortak tutumlar da bulunmaktadır. Bir tutum olarak öfke, her iki dünyada da önemli bir noktayı teşkil etmektedir. Her iki dünyada da öfke sonucunda bir musibet peyda olmaktadır. Yunan mitolojisinde öfke, bir evren yasası olan ölçülülüğü ihlal etmeyi mümkün kılar ve kahraman kişiyi kibir ve aşırı gurur anlamına gelebilecek hybris’e sürüklemektedir (Erhat, 1996: 139). Hybris ile gözü dönen karakter, trajik hata olarak adlandıran hamartia ve gaflet denilebilecek ate’ye sürüklenmektedir (Erhat, 1996: 56). Netice itibarıyla kozmik yasa çiğnendiğinden ötürü haddi aşan kişi tanrısal öç olarak adlandırılabilecek nemessis ile cezasını bulmaktadır (Erhat, 1996: 215). Öfke hali Yunan mitolojisi için önemli bir haldir. Bunu, İlyada’nın “Söyle, tanrıça, Peleusoğlu Akhilleus’ un öfkesini söyle acı üstüne acıyı Akhalara o kahreden öfke getirdi” dizeleriyle başlamasında görmek mümkündür (Homeros, İlyada: 3). Bu ifade, öfkenin sonuçlarını da göstermektedir. Tolkien Legendarium’unda ise Feanor’un, hem öfkesi ile Noldor’u çağlar sürecek bir savaşa sürüklemesi hem de büyük kibri ile birlikte Balrog’larca yaralandıktan sonra ruhunun aleviyle yanarak can vermesi olayı hem öfke’nin hem hybris’in çok net ve güzel bir örneğidir (Tolkien, 1999: 97-112 ve 130-132). Başka bir örnek olarak Ani Alev Savaşı sonrası bozgunla karşılaşan elflerin yüce kralı Fingolfin N olofinwe’nin yoğun bir öfke ve çaresizlik ile Angband’ at sürüp Melkor ile düellosunda can vermesi durumu da benzer bir haldir (Tolkien, 1999: 183-196). Buna benzer ölçüsüzlükler ve öfke halleri Turin Turambar’a dair anlatılarda da bulunmaktadır (Tolkien, 2017).
Bu çalışma kapsamında her iki dünyada da yansımaları bulunan bir diğer tutum ise kibirdir. Yukarıda kibrin de içinde bulunduğu süreçlerden bahsedilmiştir. Kibir, her iki dünyada da trajik hatalara ve trajik sonuçlara neden olmaktadır. Genel olarak Tolkien Legendarium’unda kibir sonrasında felaketler peyda olmaktadır. Bunu, Numenor’un yıkılışında, Sauron’un yok edilişinde ve Saruman’ın ölümünde görmek mümkündür. Tolkien Legendarium’unda bu durumun iki örneğinden bahsetmek mümkündür. Gondolin’in Düşüşü ise bu olaylar arasında en trajik olanıdır. Zira Vala Ulmo’nun uyarısına kulak asmayıp halkıyla beraber güvenli bulduğu şehri terk etmeyen kral Turgon’un, iyiliğin son kalesi olan ülkesinin Melkor’un güçlerince yok edilmesi trajik bir felakettir (Tolkien, 2020: 183-254). Bir diğer örnek ise Gazap Savaşı sonrası, ilk olarakAnnatar kılığıyla Lindon’a gelen Sauron’dan şüphelenen Gil Galad, Cirdan ve Elrond’un Orta Dünya’daki elflere gönderdiği uyarıyı dikkate almayan Celebrimbor ve Eregion elflerine dairdir. Uyanlara kulak asmayan Celebrimbor, Sauron(Annatar) ile beraber güç yüzükleri imal etmiş ve ölümleri de Sauron’un elinden olmuştur (Tolkien, 2000: 63- 96). Tolkien, Legendarium’unda bu tür bir ölçülülük benimsemiştir.
KELİMELER
Tolkien Legendarium’u ve Yunan mitolojisi arasında bağlantı kurmayı olanaklı hale getiren birtakım kelimeler mevcuttur. Bu kelimeler fonetik ve semantik olarak Legenda rium’daki bazı kavramları çağrıştırmaktadır. Söz konusu bu çağrışımlar, Tolkien’in Legendarium’u kurarken Yunan mitolojisine de bir göz attığını düşündürmektedir.
Yunan mitolojisinde geçmekte olan “aia” sözcüğü Gaia ve toprak anlamlarına gelmektedir (Erhat, 1996: 107). Bu kelime Tol ki en Legendarium’undaki “Ea” kelimesi ile hem fonetik hem semantik benzerlikler göstermektedir. Ea, Tolkien Legendarium’u için evren veya yaratımdan önce var olan dünya olarak tanımlanabilmektedir (Tolkien, 1999: 25-26).
“Maia” kelimesi, Yunan mitolojisinde Atlas ile Pleione’nin kızı ve Hermes’in annesi olan tanrısal varlığa karşılık gelmektedir (Erhat, 1996: 195). Maia kelimesi Tolkien Legendarium’unda aynen geçmekte olup, Ainur denen tanrısal varlıklar içerisinde Yalar kadar kudretli olmayan diğerleri anlamını taşımaktadır (Tolkien, 1999: 37).
“Hemera”, Yunan mitolojisinde gündüzü ve gün ışığını simgeleyen dişil bir karakterdir (Erhat, 1996: 124). Bu tanrısal varlığın Tolkien Legendarium’undaki karşılığı ise Yalar tarafından güneşi yönlendirmesi için görevlendirilen dişil maiaArien’dir(Tolkien, 1999: 123).
“Selene”, Yunan mitolojisinde Ay’ı simgelemektedir. Selene’nin gümüş bir at arabasıyla göklerde dolaştığı anlatılmaktadır (Erhat, 1996: 259). Bu karakterin Tolkien Legendarium’undaki karşılığı ise Yalar tarafından görevlendirilen Ay’ın dümencisi olan Maia Tilion’dur(Tolkien, 1999: 123).
“Hesperos” kelimesi Yunan mitolojisinde, akşam ve akşam yıldızı anlamlarını taşımaktadır ve kendisi yıldıza dönüşmüş bir karakterdir (Erhat, 1996: 134). Kelimenin bu anlamı ise Tolkien Legendarium’undaki bir karakter olan Arwen Und6miel karakterinin adındaki Und6miel ifadesinin birebir karşılığıdır. Bu kelime aynı zamanda yıldıza dönüşen karakter boyutuyla Arwen Und6miel’in dedesi Earendil’e karşılık gelmektedir. Earendil, Gazap Savaşı sonrasında bir nevi yıldıza dönüşmüş bir karakterdir (Tolkien, 1999: 304).
“Erebos” kelimesi Yunan mitolojisinde yeraltı karanlığını simgelemektedir (Erhat, 1996: 95). Tolkien Legendarium’unda ise bu kelimeye benzer olarak, Hobbit eserinde önemli bir yer tutan Ere bor kelimesi bulunmaktadır (Tolkien, 2015a ).
Son olarak Yunan mitolojisinde geçen “Argonaut’lar” ise Argo gemicileri ilişkilidirler (Erhat, 1996: 45). Bu kelimenin Tolkien Legendarium’undaki karşılığı ise Gondor krallığında bulunan “Argonath” adlı anıtsal yapıdır (Tolkien, 2015b). Bu iki kelime arasında fonetik bir benzerlik söz konusudur.
SONUÇ YERİNE
Jean Pierre Yernant, mitoloji kelimesi Yunanca olsa da onun Yunanlar’a özgü olmadığını, Yunan mitolojisini de diğer dünya mitolojilerini de anlamak için onları birbirleriyle karşılaştırmak gerektiğini ifade etmektedir (Yemant, 2009: 10- 11 ). Mit’i bir yazar oluşturamaz, ancak eski çağlardan gelen anlatılar ve mitler yazıya aktarılabi lirler. Yazarlar burada aracı konumundadırlar (Yemant, 2009: 11 ). Homeros ve Hesiodos eserlerinde tam olarak bunu yapmışlardır. J .R.R. Tolkien ise bizzat bir Legendarium oluşturmuştur. Bu bağlamda onun oluşturduklarının dışarıdan bakıldığında bir mitoloji olmasa da yaşanan olaylar ve barındırdığı anlatılar açısından kendi içerisinde bir mitoloji olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu çalışma faklı bağlamlar ile Tolkien’in kendi mitolojisini oluşturma çabasında iken Yunan mitolojisinden de etkilenmiş olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır.
Kaynakça
ERHAT,A. (1996), Mitoloji Sözlüğü, 6.b, İstanbul: Remzi Kitabevi.
HOMEROS (2020), İlyada, 13.b, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınlan.
PETERS F. E. (2004), Antik Yunan Felsefe Terimleri Sözlüğü, l.b, İstanbul: Paradigma Yayıncılık.
TOLKİEN J.J.R. (2019), Beren İle Luthien, 2.b, İstanbul: İthakiYayınlan.
TOLKİEN J.J.R. (2020), Gondolin’inDüşüşü, 2.b, İstanbul: İthaki Yayınları.
TOLKİEN J.J.R. (2015a), Hobbit, 8.b, İstanbul: İthaki Yayınları.
TOLKİEN J.J.R. (2017), Hurin’in Çocukları, 7.b, İstanbul: İthaki Yayınlan.
TOLKİEN J.J.R. (2000), Güç Yüzüklerine Dair, 1 .b, İstanbul: Altıkırkbeş Yayın.
TOLKİEN J.J.R. (1999), Silmarillion, l.b, İstanbul: Altıkırkbeş Yayın.
TOLKİEN J.J.R. (2015b), Yüzüklerin Efendisi İkinci Kısım: İki Kule, 9.b, İstanbul: Metis Yayınlan.
VERNANT Jean Pierre, Torunuma Yunan Mitleri, 2.b, İstanbul: Helikopter.