Genç gene kapıdaydı. ..
Kapı tekmelenerek çılgınca çalmaya devam ederken Bayan Mathilda; elini yukarı, avcunu karşıya açıp yüzünün hizasından bir sağa bir sola salladı. An donarken çevresindeki eşyaların görüntüsü erimeye ve yepyeni bir mekan yazarın çevresinde belirmeye başladı. Yerden kök alan ve tavana dek odayı saran hızlı bir birleşme ile yeni ortamı yazarın çevresinde peyda oldu. Dondurduğu zaman, insanların dünyasına aitti. Şimdiki akılsız sahiplerine kalan zavallı ve yaşlı Dünya’ya … 21. yüzyıl diyordu insanlar bu çağa. Oysa Dünya, sandıklarından daha da yaşlı ve deneyimliydi, bu saf insanların bildiğinin tersine. Diyar kadar yaşlıydı mesela. Zaten Diyar, bu Dünya’nın üstüne oturtulmuş başka bir evrendi. Mekansal olarak hemzemindiler adeta. Diyar’daki savaşlar ve bunalımlar Dünya’yı da yoruyordu. En son isyanda, ejderhalar Dünya’ya inip çağın tüm prensleri öldürülünce Diyar uzun ve sağlam duvarlar örmüştü sınırlarına, çepeçevre. Bu, çok eski bir zamanda olandı. O vakitler Dünya nüfusu azdı ve insanlara gördüklerini unutturmak için yapılan büyüler cadılara çok da zahmet olmamıştı. Ama şimdi bir hatayı daha kaldıramazdı Diyar. Çünkü nüfus arttıkça artmış, Dünya yorulmuş, büyüler eskimiş ve insanlar daha da akılsızlaşmıştı. Akılsızlıkları, Dünya’ya asıl sahipleri gibi davranıp burayı alabildiğine tüketmeleriydi. Tıpkı birbirlerini tükettikleri gibi … Çok yavaş evrim geçiriyorlardı insanlar ve bazı ilimlerin onlardan gizlenmesi gerekiyordu
aliyle. Zaman yolculuğu, evrenler arası geçit, ıleri büyü gibi onular onlara henüz gösterilmemiş alanlardı. insanların elinde kötüye
kullanılabicek her şey onlardan gizlenmişti böylelikle. Omeğin Dünyadaki zaman eskiye göre hızlanmıştı. Dünya yoruldukça üzerindeki insanlardan daha hızlı kurtulmak istiyordu adeta. Buradaki zaman ise daha yavaş geçerdi. Dünya’daki zaman sadece gençte tezahür ederken burada yazar soluyordu. Çünkü herkes, ait olduğu evrenin zamanına tabi idi.
Diğer yandan bu kaçışı seviyordu. Son zamanlarda daha sık yapmaya başlamıştı bunu. Oysa burası özlediği ülkesinin sadece bir iz düşümüydü. Diyar’ın kapısı ona sonsuza dek kapanmıştı. Burası Araftı. Sadece kendini avutmak için gelir, ülkesinin sınırlarında gezer, tekinsiz bozkırlara bakar sonra geri dönerdi insanların dünyasına. Buradan kovulduğundan beri sınır boyunda keşfettiği bu açıklıkta kendine minik bir köşe yapmış ve dünyadaki evine bağlamıştı bu minik bölgeyi. Belki daha keşfetmemişlerdi bu yaptığını. Belki de göz yummuşlardı, bilmiyordu. Bilmek de istemiyordu. Yüzyıllar süren sürgünündeki tek kaçışı burasıydı. Belki acımışlardı bu yaşlı cadıya. Hatasından dolayı yalnızlığa terk edeceklerine bu yolu seçmelerine izin vermişlerdi. Kim bilir. . . Oysa
Sahip olduğu güçlerin geldiği yerde dengi yoktu. içindeki merhamet onu anavatanından sürgün, dünyadaki hayatına ise mahkum etmişti. Buraya ait değildi. Ama kapıdaki gencin durumu onun yüzündendi. Kendini uzun süredir suçluyordu bu durum için ama elinden bir şey gelmiyordu. Diyar’ın en eski cadılarından olan Mathitr, onlara göre gaflete düşmüştü. Hatası büyüktü. Ama o, Diyar’ın kurallarına iyi bilirdi, başına gelecekleri de. Bu hataya düşerken diyarı bu kadar özleyeceğini düşünememişti. Onun istediği Dünya ve Diyar arası dengelerin korunmasıydı. Bu yolda Diyar’dan sürülmüş ve en kötüsü adı çoktan unutulmuştu. Bir cadının onuru, adının yaşaması ve büyüsünün her daim ışığını saçmasıydı. Ama büyüsü ışığını korurken adı sanı yok olup çağların tozlu defterlerine gömülüp gitmişti.
Anı kokladı. Araf’taki bu nokta, onun yaşına yaş katıyordu. Dünya’da olduğundan daha hızlı yıkıma uğruyordu bedeni, hissediyordu. Hava ağırdı. Uzun uzun içine çekti, küfle karışık çiçeklerin kokusunu. Bu bozkırda çiçek olmazdı, bilirdi. Büyük ihtimal diyarın duvarlarındaki çatlaklardan ince ince geliyordu bu güzel koku. Burası çok eski bir yerdi. Bu Araf, unutulmuş ve ihmal edilmişti. Oysa Diyar’ın duvarlarının güvenliği dillere destandı. Ama her büyü eskir, her beden yaşlanırdı. Öyle görünmese de Diyar bile yaş alıyordu. Araf’ta bunu hissediyor ve bu eskiyen zamanın kokusunu alabiliyordu. Çiçeklerin incelen kokusunu içine çekip bozkıra baktı uzun uzun. Kapıdaki genci aklından çıkaramıyordu. Onun hayatını hapis altına alarak onu korumaya çalıştığını kimseler bilmiyordu. Çünkü bir döngü yaşanırken yaşlı bir cadı onu sürekli silip yeniden yaparsa, bu herkesin gözünden kaçabilirdi. Diyar muhafızlarının bile. Şu andan itibaren genç, defalarca ejderhasıyla karşılaşacak, defalarca ona sarılacak ve defalarca yaşlı cadının kapısına dayanacaktı. Yeni döngüyü inşa etmesi gerekiyordu çünkü eskisi yıpranmış ve büyünün çatısı kırılmıştı. Böylece gözlerindeki ışı gençten saklayamamış ve gencin yeni bir uyanışa geçmesine sebep olmuştu. Bu da mı hataydı? Hayır, bu kaderdi. Zaman yaklaşıyordu. Gen eninde sonunda hatırlayacaktı. Ejderhasına her sarıldığında kalbinde büyüyen büyüyü daha güçlü hissedecekti. Uykusundan uyanıyordu. Ama uyanmaya başlayan bebeklere ninni söylenirse yeniden uykuya dalabilirlerdi. Bu döngüler bu yüzdendi. Ardı ardına tekrarlanan ritmik sesler gibi döngünün ritmi de genci yarı uyanık tutuyordu. O, cadıların en yaşlılanndandı. Bu büyü onun için çocuk oyuncağı idi. Ama ya gencin hayatı? Bir günle sınırlı bu hayatı, eğer gerçeği bilse, onu mutlu etmezdi, biliyordu. Ama onu hayatta tutmasının tek yolu buydu. Bunu daha ne kadar yapacaktı, emin değildi. Ama işte gencin kalbi atıyordu. Onunla birlikte ejderhalar da aynı talihi yaşıyorlardı. Bu gencin yazgısı onun elindeydi. Büyüsünün gücünde ve ejderhaların atan kalbinde idi … Ama gencin çok yolu vardı. Yıllar, büyü ve döngüyle büyümüştü genç adam. Çok az şey biliyordu Dünya hakkında. Diyar’ı, hayatında duymamıştı bile. Ama hayattaydı ve bu şimdilik yeterdi.
Elini kaldırıp avuç içi dışarda aynı ha1tketi tekrarlayınca Araf yukardan aşağı erimiş ve dünyadaki evine dönüşmüştü. Kapının sesi geldi kulağına. Saatine baktı. Bir saniyeden fazla olmamıştı Araf’a gidip geri dönmesi. Yeni döngüyü yaratmak için kollan sıvadı. Ellerinden yükselen yeşil dumana aldırmayarak kapıyı açmak için yerinden kalktı.
Kapı hala çılgınca çalınmaktaydı.
Yazarın notu:
Hikaye serisinin devamı gelecek sayıda. Evveliyatı ise bir öncekinde
Merak edersen, gidebilirsin zamanda geriye Ama dikkat, sen de bilmediğin döngülere girme!