Salınarak gezinendir göğün bahçelerinde
Göğüslerinin arasına güneşi almış
Bereket kokusu sinmiş nefesine
Geceye çiçek açan ıhlamurlar
Kokularını karıştırır cennete
Kurak kent esir-düştü hakikate
İki ay-dönümü arası uykum kaçar
Saçılandır ortalığa bütün bir mavilik
Gözlerinden bedenime geçense esriklik
Göğe dikilince gözlerim, tinimi huzur kaplar
Belirsizlikten peyda olan sarı hasreti
Gözleri ama insanoğluna görünür mü
Çözülür mü yüreğine bağlanan düğümü
Belirdiğinde içinde kaderin kasveti
Ozanlardır göllerin türküsünü söyleyen
Yosma kızlardır erlerin gönlünü eğleyen
Bir de doru atlardır nefes nefese bekleyen
Dağların ardına düşmüş güneşin gölgesi
Yavruağzı ay uzatır elini en uzak ilden
Tükenmeyen çileler çekilegelir ezelden
Ağaçların da ensesindedir hilalin öfkesi
Dolunay altında fersah fersah
Arşınlanır buğday tarlası
Çığırınca Umay günışığından yegahı