– Anlatacaklarım ilginizi çekecek Bayan Mathilda, dedi. Bundan adım gibi eminim. Gözlerini bezgince devirdi kadın. Durumu nasıl toparlayacağını bilmiyormuşçasına iki yanına hızlıca bakış atıp içeri aldı beni. İşte oradaydı. Evdeki ejderha sarı-hardal tonlarında, benim ejderhamla aynı boyutlardaydı. Çok ama çok güzeldi.
– Bende olan da mavi, dedim gözlerimi ejderhadan ayırmadan. Karnı doymuş, halıda uyuklamaya çalışır bir hali vardı yavrunun. Gözleri yarı açık halde ikimize şöyle bir bakıp uykusuna döndü. Hafif bir tıslamayla yüzünü minik kanatlarının altına aldı.
Bayan Mathilda beni koltuğa davet etti ve içecek bir şeyler almaya mutfağa yöneldi. O odadan ayrılınca buraya neden geldiğimi hatırlayıp yerimden sıçradım. Arkasından gidip içecek servisini iptal etmekti amacım. Kalkıp peşi sıra mutfağa yöneldim. Ama mutfak boştu. Şaşırmıştım. Adını seslendim hafifçe. Tam o sırada koridordan gelen konuşma seslerine kulak kabarttım. Koridor boyu yavaşça ilerlemeye başladım. Odada Bayan Mathilda yalnızdı. Kendi kendine konuşuyor ve aceleyle önündeki kalın kitapları karıştırıyordu. Varlığımla onu korkutmak istemiyor ama ne yapmaya çalıştığını hemen öğrenmek için inanılmaz bir istek duyuyordum. Bir şeyler çevirdiği kesindi. Ama ben de arkasından gizli gizli onu izleyerek, ona karşı bir şeyler çevirmiş olmuyor muydum? Boğazımı temizledim ve adını seslendim.
Hızla arkasına bakıp beni kapıda gören Bayan Mathilda’nın gözlerinin öfkeyle parlayarak bir an yeşile döndüğünü görünce korkarak bir adım geri attım. Kafasını hızla sallayarak eski haline dönmeye çalışan yazar, gözlerinin asıl rengiyle gülümsedi bana sonra. Az önce yaşananlar için “Bana öyle gelmişti muhakkak” diye içimi rahatlatmaya çalışırken Bayan Mathilda, olağanüstü bu durumdan habersiz görünüyordu.
– Bak genç adam, sendeki ejderhayı geri almalıyım, dedi kararlı bir ses tonuyla.
– Geri almak derken neden bahsediyorsunuz? Siz vermediniz ki onu bana. O beni buldu.
– Yanılıyorsun. O sana yanlışlıkla geldi. Yani orada olmaması gerekiyordu. Benim hatam!
– Anlamıyorum. Bu ejderhaların sizle ne ilgisi var?
Bana yeniden dönen gözler, bu sefer zümrüt rengiydi ve ben artık korkmaya başlamıştım.
– Gözleriniz, dedim.
– Ne olmuş gözlerime? dedi ve uzunca bir süre göz kapaklarını indirip kafası dik ve yüzü bana bakar şekilde kaldı. Gözlerini açtığında, gene eski rengine dönmüşler bile. Bu tutarsızlık beni sarsmaya başlamıştı. İçimde büyüyen paniği bastırmaya çalışarak ona doğru bir adım atma cesaretinde bulundum.
Anında yerde kayar gibi hızlıca yanımda biten Bayan Mathilda, o yeşile dönen gözlerini bana dikmiş şunları fısıldıyordu kulağıma:
– Şimdi mavi ejderha, kardeşinin yanına gelecek ve sen kendini evde bulacaksın. Bu yaşananlar burada kalacak ve sen ejderhaya sahip olduğunu asla hatırlayamayacaksın.
Kaygıyla ona bakıp zümrüt yeşili gözlerinde oynaşan ışıklara dalıp kaldım. Büyüye inanırdım. Şimdi yanı başımda seyreden büyü beni nedense korkutmamış hatta bu büyünün yarattığı enerji hoşuma bile gitmişti. Kendimi gittikçe güçlenen bir çemberin içinde hissediyordum. İçimdeki gerginlik yerini en sevdiğim müziği dinlerken veya sevdiğim birine sarılırkenki dinginliği vermişti bana. Bana yönelen tehdidi nedense içimden bir ses inkâr ediyor, beni daha fazlasını yapmak için körüklüyordu adeta. Nedenini veya kaynağını bilmediğim bu gücün bana verdiği canlılıkla elimi Bayan Mathilda’nın sıska bileğine dolayıp:
– Onu benden asla alamazsın, dedim. Bu cesaretime ben bile şaşırmıştım.
Şaşkına dönen Bayan Mathilda’nın gözlerindeki yeşil ışık bir an tedirginlikle parlayıp sönüverdi. Şimdi boyu kısalmış ve özgüvenini yitirmiş gibi görünüyordu.
– Bu nasıl olur? Sen yoksa hatırlıyor musun?
– Neyi hatırlıyor muyum?
Bunu der demez gözlerindeki yeşil ışığın geri gelmesi bir oldu ve sihirli sözcükler dudaklarından dökülürken arkasından eklediklerini zor olsa da duyabildim.
– Hepsini sonsuza kadar unutacaksın … Sonsuza kadar…
***
Gözlerimi açtığımda bodrumun zemininde yatıyordum. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya çalışırken mavi, tozlu, minik bir ejderha hapşura tıslaya bana doğru koşuyordu. Nutkum tutuldu. Onu kucağıma aldığımda, bana eskilerden tanıdık gelen sıcacık bir his kalbimi kavrayıverdi.
– Sonsuza kadar, diye oynadı dudaklarım istemsiz. Başım ağrıyor, bedenim yorgun ama kafamın içi sorularla doluydu.
Bayan Mathilda ise evinde oturmuş, ejderhasını izlerken bir şeyleri yanlış yaptığını biliyor ve gencin gene kapıya gelmesini bekliyordu. Genci bu döngüye hapsetmiş gibiydi.
21. denemesiydi gencin ama bırak ejderhadan kopmasını; birbirlerine sonsuz kavuşmalarını ve giderek bu döngüde güçlenen bağlarını artık kontrol edemez durumdaydı. Ya hatırlarsa? Ya nereden geldiğini ve kim olduğunu hatırlarsa? Huzursuzca yerinden kıpırdanırken zilin ısrarla çalınıp ardından kapının yumruklanması ile kendine geldi.
Genç gene kapıdaydı…